Afrin saldırısı ile geri plana atılan ekonomik gerçeklere ilişkin araştırma önergemiz

Grup Başkanvekillerimiz Filiz Kerestecioğlu ve Ahmet Yıldırım, Afrin'e saldırı ile geri plana itilen ekonomik gerçeklerin tespiti ve ihtiyaçlara uygun politikalar belirlenmesi amacıyla TBMM Başkanlığına araştırma önergesi:

GEREKÇE

Afrin harekâtı sonrası siyasi gündemde yalnızca savaşın tartışılır olması, yurttaşların hayatını doğrudan etkileyen ekonomik sıkışmışlığın görmezden gelinmesine neden olmaktadır. Ne var ki, ekonomik gerçekler ne kadar siyaset sahnesinde gizlenmeye çalışılsa da, yurttaşların yaşadığıekonomik buhranlar sonucunda hiç kimsenin istemediği olaylar meydana gelmektedir. AKP’li yetkililer, kendilerinden önceki hükümetleri yurttaşlara yazar kasa attırmakla suçlarken, son dönemde işçiler, seslerini duyurabilmek için kendilerini yakacak kadar büyük bir çaresizlikle boğuşmaktadır. “Geçinemiyoruz” diyerek kendisini Meclis önünde yakan Sıtkı Aydın isimli vatandaşın ardından bu kez de Balıkesir’de Muhterem Birgül isimli işsiz yurttaş Belediye önünde kendisini yakmıştır.

Türk-İş araştırmasına göre, dört kişilik bir ailenin açlık sınırı bin 615 lira ile asgari ücretin üstündedir.Yoksulluk sınırı ise 5 bin 262 liraya seviyesine yükselmiştir. Hayat pahalılığının bu denli yükselmesi insanların en temel ihtiyaçlarını karşılayamamasına neden olmaktadır.

Açlık ve yoksulluk sınırı ile birlikte alım gücünün düştüğünü gösteren bir diğer gösterge ise Merkez Bankasının yılsonu enflasyon tahminini yukarı yönlü olarak güncellemiş olmasıdır.2018 için enflasyon öngörüsü yüzde 7'den yüzde 7,9’a, 2019 için enflasyon beklentisi ise yüzde 6'dan yüzde 6,5’e yükseltilmiştir.

TEPAV yayınlamış olduğu bir analizinde ülkeden giden yatırımların gelen yatırımlara göre daha hızlı arttığı, bunun da ülkenin yatırımcılar için cazibesini yitirmeye başladığı belirtmiştir. TEPAV, 2002- 2007 döneminde yüzde 15,7 ile iyi bir seviyede olan bu oranın 2008-2017 döneminde yüzde 25,3’e, 2012-2017 döneminde ise yüzde 31,8’e yükseldiğini belirtmiştir.

Savaşın gizlediği bir diğer sorun ise insanların faturalarını ödeyememesidir. 6 milyon 311 bin 485 abonesi bulunan İSKİ'nin açıkladığı rakamlara göre, 2017 yılında toplam 580 bin 201 konut ve işyeri faturalarını ödeyemedikleri için suları kesilmiştir.6 milyon 239 bin 857 aboneye sahip İGDAŞ'ın açıkladığı rakamlar da İSKİ'den farklı değildir. 2017 yılında toplam 493 bin 219 konut ve işyeri faturalarını ödeyemedikleri için gazları kesilmiştir.

Afrin’e müdahale ile birlikte siyasi gündemin dışına itilen bir diğer gerçeklik de taşeron düzenlemesidir. Yıllardır kadro bekleyen 1 milyon civarında taşeron işçiyi ilgilendiren kadro konusu, 24 Aralık 2017 tarihinde Resmî Gazetede yayımlanan 696 sayılı KHK ile düzenlenmiştir. STK’ların, Sendikaların ve TBMM’deki muhalefet partilerinin tüm çağrılarına rağmen, taşeron işçiye kadro konusu bir oldubittiyegetirilmiştir. Bu konuda AKP Hükümetinin oluşturduğu genel algının aksine taşeron işçilerin büyük bir bölümü kadro alamamaktadır. Belediyelerde çalışan işçiler belediye şirketlerinde işe alınmaktadır. İhalesinde personel gideri yüzde 70’in altında olan işçiler ile mal, yapım ve danışmanlık ihalelerinde çalıştırılan işçiler de kadroya alınmamaktadır. 36 farklı özel bütçeli kuruluştan sadece 8’i yapılan düzenleme kapsamına girmektedir. Şehir hastanelerinde çalışan işçilerin de bu hastanelerde kadroya alınmayacakları, kadro isterlerse başka ilde çalışmayı dahi kabul etmek zorunda kalacakları ortaya çıkmıştır.

Savaş ile gündemin dışına itilenekonomik gerçekliklerin tespiti ve ihtiyaçlara uygun politikalar belirlenmesi amacıylabir Meclis Araştırması açılmasını talep ederiz.

1 Şubat 2018