Alelacele getirilen YSK Kanun Teklifine ilişkin muhalefet şerhimiz

2/1929 Esas Numaralı Yüksek Seçim KurulununTeşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Teklifi’ne İlişkin Anayasa Komisyonu Raporuna Dair Halkların Demokratik Partisi Muhalefet Şerhi:

21/11/2017 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulan ve Başkanlıkça aynı tarihte tali olarak Adalet Komisyonuna, esas olarak da Komisyonumuza havale edilen 2/1929 esas numaralı “Yüksek Seçim Kurulunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Teklifi”,komisyonumuzun 24/11/2017 tarihli toplantısında görüşülmeye başlanmış ve 27/11/2017 tarihli toplantısı sonunda görüşmeler tamamlanmıştır.

Çağdaş demokrasilerin olmazsa olmazlarından birisi ve yurttaşların gerek ülke yönetimine, gerekse yerel yönetimlere katılımının, yönetimde söz sahibi olmasının önemli bir kanalı da demokratik, şeffaf ve güvenilir seçimlerdir.Elbette seçimlerin halk iradesini, yurttaş iradesini en doğru biçimde yansıtacak özgür, demokratik ve şeffaf koşullarda gerçekleştirilmesi kadar, güvenilir usul ve yöntemlerle gerçekleştirilmesi de demokratik siyaset bakımından hayati niteliktedir. Olağanüstü Hal altında gerçekleşen son referandumda görüldüğü gibi, usul ve yöntemlerdeki sakatlıklar, seçimi bir bütün olarak zan altında bırakabilmektedir.

Anayasa Komisyonu olarak bu dönem, yasama dokunulmazlıkları, 16 Nisan Anayasa Değişikliği, Meclis İçtüzük Değişikliği ve son olarak görüştüğümüz Yüksek Seçim Kurulu Teşkilat Yasası gibi önemli muhtevalara sahip ve sonuçları bakımından son derece ciddi etkiler yaratacak düzenlemeleri ele aldık, alıyoruz.Tabi her yasal düzenlemeye ilişkin gerek komisyon aşamasında, gerekse genel kurul aşamasında dile getirdiğimiz bir gerçeklik var. Ve bu gerçeklik Anayasa Komisyonu gündemine gelen konular bağlamında çok daha çarpıcı niteliktedir.

Şunun altını çizmek ve kabul etmek durumundayız ki, maalesef bu çok önemli yasal düzenlemeleri bir yılı aşkın süredir devam ettirilen OHAL koşullarında yapıyor olmamız, ülke demokrasimiz bakımından önemli bir problemdir. Yine bu parlamentonun üçüncü büyük siyasi partisi olan HDP’nin eş genel başkanları Sayın Selahattin Demirtaş ve Sayın Figen Yüksekdağ, grup başkanvekilleri Sayın İdris Baluken ve sayınÇağlar Demirel’ ilebirlikte 9 seçilmiş milletvekilinin, CHP milletvekilini de ekleyecek olursak 10 milletvekilinin cezaevinde tutulduğu bir süreçte bu denli önemli düzenlemelerin yapılması yine ülke demokrasimiz bakımından önemli bir kayıp, seçmen iradesinin itibarsızlaştırılması bakımından ise büyük bir ayıptır.

Seçmen iradesinin ülke yönetimine yansımasında bir yüksek yargı organı ve hakem kurul niteliği olan YSK’nın müstakil bir teşkilat yasasının bugüne değin yapılmamış olması büyük bir eksiklik olmakla birlikte, bu kanun teklifiyle bu eksikliğin bir ölçüde gideriliyor olmasını olumlu ve yerinde bir düzenleme olarak değerlendiriyoruz.

Komisyonumuza geldiği haliyle, söz konusu kanun teklifinde yer alan ve aslında kanun yapım tekniğine aykırı, ama daha önemlisi, siyasi partilerin, dolayısıyla halkın seçim süreçlerini denetleyebilmeleri bakımından son derece önemli iki noktada, “sandık kurulu başkanlığı ve müşahitlik” uygulamalarına yönelik kısıtlayıcı ve engelleyici düzenlemelerin alt komisyon çalışmaları sürecinde tüm partilerin mutabakatıyla kanun teklifi metninden çıkarılması yönünde bir görüş çıkmasını ve bunun asıl komisyon görüşmelerinde kabul görmüş olmasınıda önemli ve yerinde bir karar olarak görüyoruz.

YSK’nın son geçtiğimiz 16 Nisan Halk Oylaması’na ilişkin, henüz oy sayım süreci devam ederken vermiş olduğu; kanuna aykırı ve sonuçları itibariyle de şaibeleri arttıran, seçimlere olan güveni sarsan ve gayrimeşruluk tartışmaları yaratan kararı, aradan onyıllar geçse de unutulmayacak ve aynı zamanda bir yüksek yargı organı ve hakem kurul olarak YSK hanesine eksi kaydedilen bir karar olma niteliğini kaybetmeyecektir.

Maddelere Dair Değerlendirmemiz

3’üncü madde;

Teklifin ilk halinde; 3. Madde, “Kurulun Bağımsızlığı” başlığı altında şu ifadelerle tanımlamıştır: “Kurul görevlerini yerine getirirken ve yetkilerini kullanırken bağımsızdır. Hiçbir organ, makam, merci veya kişi Kurula emir ve talimat veremez”.

Komisyon görüşmeleri sürecinde 3’üncü maddeye dair vermiş olduğumuz değişiklik önergesinde; “ülke demokrasisini son derece yakından ilgilendiren seçim gibi bir süreci yöneten bir üst kurulun son derece bağımsız bir karar verme mekanizmasına sahip olması gerektiği fikrine aynen katıldığımızı, ancak kurulun bağımsız olduğu kadar, tarafsız da olması gerektiğininmadde metninde yer alması gerektiğini önemle vurguladık.

Zira, farklı siyasi partilerin eşit haklar ile girdikleri seçimlerde hem seçim iş ve işlemlerinin yürütücüsü hem de hakemi niteliğinde olan Yüksek Seçim Kurulunun tarafsızlığının açık ve net bir şekilde kanun metninde belirtilmesinin önemli bir nokta olduğunu da belirttik. Bu konuda vermiş olduğumuz önerge komisyonda kabul gördü ve kurulun “tarafsız” olmasına ilişkin ibare madde metnine oy birliği ile eklendi.

4’üncü madde;

Yüksek Seçim Kurulu’nun seçimlere ilişkin mevcut toplantı ve karar süreçlerinde, oy hakkı bulunmamakla birlikte, siyasi partilerin resmi temsilcileri de gözlemci temsilci statüsüyle toplantılara katılmakta ve özellikle seçim süreçlerinde yerellerden gelen çeşitli itirazların değerlendirildiği ve karara bağlandığı toplantılarda fikir beyan edebilmekte ve bu bağlamda önemli fikri katkılarda bulunmaktadırlar.Bu bağlamda, Yüksek Seçim Kurulunun Teşkilat ve Görevlerine dair müstakil bir teşkilat yasası yapılırken, kanun teklifinde siyasi parti temsilcilerine dair hiçbir hükmün yer almamasını teklifin önemli bir eksikliği olarak değerlendiriyoruz. Buna ilişkinkomisyon görüşmelerinde verdiğimiz önerge iktidar partisince kabuledilmemiştir. Bu bağlamda, yeni oluşturulan müstakil bir YSK teşkilat yasasında siyasi partilerce görevlendirilen temsilcilerin rol ve görevlerinin açık ve net bir şekilde yasa metninde belirtilmesi gerektiğini düşünüyoruz

5’inci madde;

Bu maddeye ilişkin olarak, Anayasanın79'uncu maddesinin ikinci fıkrasında; “Yüksek Seçim Kurulunun kararları aleyhine başka bir mercie başvurulamaz.” ibaresi yer almaktadır. Buna karşın kanun teklifinin ilk halinde 5'inci maddede “Yüksek Seçim Kurulunun kararları aleyhine başka bir mercie ve kanun yolunabaşvurulamaz.” biçiminde bir ibare yer alıyordu.

Anayasa’da yer alan amir hükümde ayrıca bir “kanun yoluna başvurulamaz” biçiminde fazladan bir ibare bulunmuyorken, teklifte buna yer verilmesi, kanun tekniğine aykırı bir durumdu.

Komisyon görüşmeleri sırasında bu duruma ilişkin vermiş olduğumuz önerge komisyonca kabul görmüş ve bu çelişki ortadan kaldırılmıştır.

6'ncı madde;

298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümlerine Dair Kanunun 11’inci maddesinde; YSK bünyesinde görev yapacak daire başkanlarının ve şube müdürlerinin başkanın teklifi üzerine kurulca atanacağı hükmü yer almaktadır.

Kanun teklifinin 6'ncı maddesinde ise; kurulun yetkisi olan üst düzey personeli atama yetkisi sadece başkana verilmektedir.

Komisyon görüşmelerinde bu maddeye ilişkin vermiş olduğumuz önergede; YSK merkez teşkilatının üst düzey yöneticilerinin bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da başkanın teklifi üzerine kurul kararı ile atanması gerektiğini, böylelikle üst düzey personel atamasının kurul başkanı tekelinden çıkarılmasının, kurulun da bu atamalarda söz ve yetki sahibi olmasının, daha demokratik bir atama mekanizmasına yol açacağını vurguladık. Buna bağlı olarak, yine kanun teklifinin bu konuda Kurul Başkanına yetki veren 8. Maddenin (c) bendinin de buna uygun olarak düzenlenmesi gerektiğini belirttik. Ancak bu önergemiz komisyon çoğunluğunu oluşturan iktidar partisince reddedildi ve komisyon başkanına olağanüstü atama yetkileri veren bu madde, kabul edemeyeceğimiz mevcut biçimiyle korundu.

7'nci madde;

Kanun teklifiyle, YSK taşra teşkilatında “İlçe Seçim Müdürlükleri” adıyla yeni bir birim oluşturma konusunda bir düzenleme görmekteyiz. İlçe Seçim Müdürlükleri, adı üzerinde her ilçede kurulması düşünülen birimleri ifade etmektedir.

Seçimlere ilişkin iş ve işlemlerin daha sağlıklı yürütülebilmesi, ilçe seçim kurullarının işlerini kolaylaştıran ve dolayısıyla seçmen iradesinin sandığa yansımasına dair bir ihtiyaçtan kaynaklanıyor oluşuyla önemli buluyoruz bu düzenlemeyi.

Buna karşın, kanun teklifinin 7’inci maddesinin 3’üncü bendinde, Kurulun; “gerekli gördüğü illerde il seçim kuruluna bağlı seçim müdürlükleri kurabileceğine” dair bir hüküm bulunmaktadır. Bu muğlak ifade biçimi, öncelikle yasa yapım tekniğine aykırılık teşkil etmektedir.Hepimiz biliyoruz ki, yasa maddeleri açık, net, hiçbir karmaşaya ve keyfi uygulamaya yol açmayacak şekilde yazılmalıdır. Dolayısıyla burada yer alan “Gerekli görülen” ibaresindeki gereklilik koşullarının, şartlarının net bir şekilde yazılması elzemdir.

Neye göre, hangi şartlarda, il seçim müdürlükleri kurulabileceği, neden bazı illerde seçim müdürlüğünün kurulacağı veya neden diğer illerde kurulamayacağı bu haliyle son derece belirsizdir. Eğer nüfus yoğunluğuna bağlı oluşacak iş yükü dikkate alınarak il seçim kuruluna bağlı olarak bazı illerde seçim müdürlüklerinin kurulması düşünülecekse, bu müdürlüklerin örneğin büyükşehir statüsündeki illerde kurulabilmesine ilişkin bir ibare madde metnine eklenebilir ve böylelikle yasa maddesindeki belirsizlik sorunu da çözülmüş olur biçiminde düşünmekteyiz. Madde bu haliyle keyfi ve öngörülemez uygulamalara kapı aralayacak riskler barındırmaktadır.

8’inci madde;

298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümlerine Dair Kanunun 11’inci maddesinde; YSK bünyesinde görev yapacak daire başkanlarının ve şube müdürlerinin başkanın teklifi üzerine kurulca atanacağı hükmü yer almaktadır.

Kanun teklifinde yukarıda 6'ncı maddeye ilişkin şerhimizde de belirttiğimiz üzere; kurulun yetkisi olan üst düzey görevlileri atama yetkisi sadece başkana verilmektedir. Üst düzey personelin başkanın önerisiyle kurul tarafından atanmasının daha doğru ve daha demokratik olacağı aşikardır. Dolayısıyla madde metninde yer alan ifadenin “Genel müdür, genel müdür yardımcısı, daire başkanları ve şube müdürleri dışındaki diğer personeli atamak” biçiminde değiştirilmesi gerektiğini komisyon aşamasında vermiş olduğumuz önergelerde de belirttik, ancak komisyon çoğunluğunu elinde bulunduran AKP’li üyeler bu önergemizi reddetti. Madde metninin bu haliyle, kurul başkanına verdiği olağanüstü atama yetkisini kabul etmemiz mümkün değildir.

10’uncu madde;

Kanun teklifinin 10’uncu maddesinde temelden itiraz ettiğimiz iki nokta bulunuyor.

Bunlardan birincisi, üç ve beşinci bentlerde yer alan; personel alımında “sözlü sınav uygulaması”na ilişkindir.Öncelikle, devlet memurluğu gibi tüm yurttaşlarımızı kapsayan bir görevlendirme alanında, Anayasada da önemli ilkelerden birisi olan “eşitlik ve liyakat” ilkeleri, yazılı sınavın yanında getirilen “sözlü sınav” uygulamasıyla ihlal edilmektedir. Sözlü sınav denilen uygulamanın neredeyse hiçbir makul ölçütünün bulunmadığını, personel alımlarında keyfiliği arttırdığı kamuoyunca bilinen bir gerçek.

Maalesef kadrolaşmanın, kayırmacılığın ve amiyane tabirle torpilin adı günümüzde “sözlü sınav” olmuştur. Devlet memurluğuna personel alımlarında sözlü sınav uygulaması, yurttaşın devlete ve hakka hukuka olan güvenini daha da zedelemekten başka bir işe yaramamaktadır.Dolayısıyla bu antidemokratik, şeffaf olmayanve şaibeli uygulamanın tümüyle ortadan kaldırılması şarttır.Bunun yerine, daha makul ve şeffaf personel alım usulleri benimsenmelidir. Yazılı sınavdan yüksek puan almış bir yurttaşın, kendisinden daha düşük bir puan almış birisinin “kamuoyuna kapalı, şeffaflıktan uzak bir yöntemle uygulanan sözlü sınavla” göreve getirilmesi, çalışkan ve dürüst personel adayları bakımından onur kırıcıdır.Bu uygulama evrensel hukuka ve anayasaya zaten aykırıdır.

Diğer taraftan, YSK bünyesine sözlü sınavla alınacağı hükme bağlanan personel, halk iradesinin, yurttaş iradesinin ülke yönetimine yansıması bağlamında son derece kritik bir görevi ifa edecektir. Dolayısıyla son derece şeffaf ve güvenilir mekanizmalarla işlemesi gereken bir kurumda görev yapacak personelin atanması sürecinde kadrolaşmayı, kayırmacılığı meşrulaştıran sözlü sınav uygulaması kesinlikle kabul edilemez, meşru değildir, hukuka da aykırıdır. Diğer taraftan hangi öğeleri içerdiği bilinmeyen, kamuoyuna kapalı ve keyfi bir atama usulü sözlü sınavla işe başlayan personelin görevini ifa ederken objektif, bağımsız ve tarafsız olacağına dair makul hiçbir önerme ileri sürülemez. Sözlü sınavla atanan personel, kendisini atayan kişi ve makamlara karşı bir vefa borcu duygusuyla hareket edecek ve yerine getirdiği iş ve işlemlerde meslek ahlakının gerektirdiği ilkelerden tavizler verebilecektir. Bu gerekçelerle genel olarak sözlü sınav uygulamasına, özelde ise YSK bünyesinde görevlendirilecek personelin bu yöntemle atanmasına temelden karşı olduğumuz bilinmelidir.

Teklifin 10’uncu maddesinde itiraz ettiğimiz bir diğer düzenleme ise, 7’nci bentte yer alan, taşra personelinin altı yılda bir rotasyonunu düzenleyen hükümdür. Bildiğimiz gibi sürekli rotasyon uygulaması, kamu personeli açısından kabul edilmeyen, kişinin özel hayatını zedeleyen, aile bütünlüğünü bozan, yaşamını temelden sarsan bir düzenleme olarak kabul edilmektedir. Bu nedenle bu düzenlemenin madde metninden çıkarılmasıveya buna ilişkin YSK taşra personelinin yer değiştirmesine ilişkin hazırlanacak makul bir yönetmeliğin esaslarının demokratik bir biçimde müzakere etmek gerektiğini düşünmekteyiz.

Geçici Madde– 1;

Personel alımında “sözlü sınav” uygulamasına ilişkin daha önce dile getirdiğimiz görüşler bağlamında bu maddenin 6'ncı bendinde yer alan “sözlü sınav” ibaresini de kabul etmiyor ve madde metninden çıkarılması gerektiğini savunuyoruz.

Geçici maddenin 6'ncı bendinde ayrıca itiraz ettiğimiz husus; YSK başkanına tanınan ve hiçbir makul açıklama getirilmeyen atama yetkisidir ki, bunu kabul etmek mümkün değildir. Son derece keyfi bir personel atama yöntemi yürürlüğe konulmakta ve YSK içerisinde tarafsızlık ilkesini yerlebir edecek partizanca yaklaşımlara kapı aralanmaktadır.

Tüm bu gerekçelerle, 2/1929 Esas Numaralı Yüksek Seçim KurulununTeşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Teklifi’ne İlişkin Anayasa Komisyonu Raporuna muhalefet ediyoruz. 28/11/2017

 

Erol Dora                              Meral Danış Beştaş                          Mithat Sancar
Mardin Milletvekili                Adana Milletvekili                             Mardin Milletvekili