İş cinayetlerinin araştırılması ve engellenmesine yönelik araştırma önergemiz

Grup Başkanvekilimiz Ahmet Yıldırım'ın iş cinayetlerinin sebeplerinin araştırılması ve engellenmesi amacıyla Meclis'e sunduğu araştırma önergesi:

GEREKÇE

İşçi sağlığı ve iş güvenliği alanı halk sağlığı,sosyal refah, sosyal güvenlik vekalkınmayla doğrudan ilişkilidir. Aynı zamanda çalışanlar için çokönemli bir alandır. Hükümetler için çalışanların üretim içinde bulunduğuortam ve koşulları, sağlık ve güvenlik açısından, sürekli bir iyileştirme hedefi temel bir görevdir. Diğer bir deyişle, işçi sağlığı ve iş güvenliğine tavizsizönem verilmesi, tutarlı ve sistemlibir çaba gösterilmesi, sadece çalışanların değil, aynı zamanda yaşanılan toplumsal yapının refahıaçısından da stratejik bir öneme sahiptir.

İşçi sağlığı ve iş güvenliği alanında yeterli ve kalıcı sonuçlara ulaşabilmek için, çalışma ortam vekoşullarından kaynaklanan ya dabununla bağlantılı olarak meydanagelen kazaları, hastalıklarıya da sağlıkla ilgili diğer sorunlarıönlemeye dönük ulusal düzeydesistematik bir politikanın yaşamageçirilmesi bir zorunluluktur. Tehlikeve riskleri ortadan kaldırmayıhedefleyecek bu yaklaşım, kazave hastalıkların neden olduğu yıkımları azaltacak, iş ile ilgili ortamve koşulları iyileştirecektir. Dolayısıyla bu alanda birleşik ve tutarlı bir stratejihem ülke açısından maddi ve ahlaki,hem de uluslararası düzeydeciddi olumluluklar yaratacaktır.Ama ne yazık ki, ülkemizdeişçi sağlığı ve iş güvenliğialanında yaşananlar çalışanlar içinbir kâbus olmaya devam etmektedir.

İşçi sağlığı ve iş güvenliği, kapitalist üretim tarzının birikim süreçlerinin doğrudan etkilediği biralandır. Sömürü ilişkileri ne kadarvahşi ve dizginsiz olursa, iş cinayetlerindede bir o kadar vahşetyaşanmaktadır.Türkiye’de 2000’li yıllardan itibaren önce özelleştirmelerle ve daha sonra taşeron ve güvencesiz çalışma biçimleriyle bugünlerde ise kiralık işçi modelleri ile kendini gösteren kapitalist birikim rejimi işçi sağlığı ve iş güvenliği alanındaki sorunları derinleştirmektedir.

OECD tarafından açıklanan verilere göre yüzde 6,3 sendikalaşma oranı ile Türkiye sondan ikinci ülke konumundadır. Sendikal yapıların giderek zayıflatılması işyerlerinde etkin denetimi engellemekte ve iş kazaları ile işçi cinayetlerinin önünü açmaktadır.

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG) yayınladığı son raporda işçi cinayetlerinin geldiği korkunç tabloyu göstermektedir. Rapora göre; 2017 yılının ilk altı ayında en az 906 işçi yaşamını yitirdi. Yaşamını yitirenlerin 22’si çocuktur. En fazla işçinin hayatını kaybettiği iş kolları ise şu şekildedir; 197 ölüm inşaat,152 ölüm tarım (işçi ve çiftçi), 135 ölüm taşımacılık, 65 ölüm metal, 44 ölüm maden,28 ölüm enerji sektörlerinde yaşanmıştır.Aynı rapora göre sadece Haziran ayında 164 işçi hayatını kaybetmiştir.

20.06.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası’nın amaç bölümünde; ülkede güvenli ve sağlıklı çalışma ortamlarının oluşturulması, iş kazaları ile meslek hastalıklarının önlenmesi ve olumsuz etkilerinin en aza indirilmesi için, kamu dâhil olmak üzere, çalışan sayısına ve faaliyet alanına bakılmaksızın tüm işyerleri ve işverenleri kapsam altına alınacağı belirtilmişti. Aradan geçen 5 yıllık süreye rağmen, yasa kapsam altına almayı hedeflediği işçileri ve kamu emekçilerini yok saymış ve en son Haziran ayındagörüşülen “Sanayinin Geliştirilmesi ve Üretimin Desteklenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve KHK’larda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ile 2020 yılına kadar ertelenmiştir.

İşçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda yapılması gerekenlerin tespiti ve işçi cinayetlerinin engellenmesi amacıylaTBMM’nin üzerine düşen rolünü üstlenmesi gerektiğini düşünmekteyiz.

10 Temmuz 2017