
Bitlis Milletvekilimiz Mizgin Irgat tarafından Kürt illerindeki bazı mezarlıkların tahrip edilmesi ve ailelerin defin, taziye gerçekleştirmelerinin engellenmesi konusunda Meclis araştırılması açılması talebiyle verdiği araştırma önergesi:
GEREKÇE
Gömülme; öldükten sonra çeşitli yöntemlerle inşa edilmiş bir mezar içerisinde muhafaza edilme, insanlık var oldukça süregelmiş bir uygulamadır. Bugün artık bir hak olarak kabul edilen gömülme, bir mezara sahip olma sadece kitabi dinlerin ileri sürdüğü hükümler değil tarih boyunca ortaya çıkmış tüm inançlar tarafından da buyurulmuştur. Öte yandan insanlık tarihi boyunca gerçekleşmiş savaşlarda dahi savaş meydanlarında kalan cenazelerin alınması için kısa süreli ateşkesler ilan edilmiş, ölülere duyulan saygı savaş anlarında dahi akıllardan çıkmamıştır.
Ancak, iki yılı aşkın süredir çeşitli illerde bulunan mezarlıklar güvenlik güçlerince bombalanmakta, mezarlar kepçe ve/veya dozerlerle tahrip edilmekte, mezarlıklarda bulunan cami, cemevi, taziye evi gibi yapılar yıkılmaktadır. Çözüm Süreci döneminde yapımında hükümetin de haberdar olduğu ve herhangi bir şekilde engellemediği, çatışmalarda yaşamını yitirmiş kişilerin cenazelerinin defnedildiği 13 mezarlık, 2015 sonbaharı itibarıyla sırayla yıkılmaya başlanmıştır. İlk olarak Muş’un Varto ilçesinde bulunan mezarlık güvenlik güçlerince tahrip edilmiş, mezarlıkta yan yana bulunan cami ve cemevi yıkılmıştır. Ardından gelen süreçte Diyarbakır, Şırnak, Hakkari, Ağrı gibi çeşitli illerde idari amirlerin talimatlarıyla, mezar taşları kırılmış ya da üzerlerindeki yazılar kapatılmış, mezarlıkların bulunduğu bölgeler özel güvenlik bölgesi ilan edilmek suretiyle ailelerin ziyaretleri engellenmiştir.
Son olarak Bitlis Merkeze bağlı Yukarı Ölek Köyü’nde bulunan mezarlık yıkılmış, mezarlıkta bulunan 267 mezar açılarak cenaze ve cenazelerden arta kalan kemikler İstanbul Adli Tıp Kurumu’na kimlik tespit işlemleri için gönderilmiştir. Ailelerin beyanlarına göre Adli Tıp Kurumlarınca daha önce kimlik tespit işlemleri yapılmış cenazelerin kemikleri de mezarlarından çıkarılıp gönderilmiştir. Bu işlemler yürütülürken ailelere bilgi verilmemiş, cenazeler ve cenazelerden arta kalan kemiklerin neden çıkarıldığı, nereye gönderildiklerine dair hiçbir açıklama yapılmamıştır. Sonrasında avukatların girişimleri sonucu Bitlis Cumhuriyet Başsavcılığı’nca mezarların kimlik tespiti için boşaltıldığı açıklaması yapılmıştır. Kimlik tespiti için DNA analizine uygun doku almak yeterli iken 267 mezar tamamen boşaltılmış, cenaze ve kemikler kilometrelerce uzaktaki bir şehre gönderilmiş, mezarlıkta bulunan 267 mezar tamamen yıkılmıştır.Bu olay ile birlikte yakın tarihte Hatun Tuğluk’un cenazesine yapılan saldırı da düşünüldüğünde en doğal insan hakkı olan ailesinin geleneklerine ve örf adetlerine uygun olarak, onurlu bir şekilde gömülme, akrabası olan veya kendisine çok yakın olan bir kişiyi defnetme, matem tutma ve ölüyü anma hakkı ile bütün medeniyetlerde kutsal bir değeri ve hatıra sembolü olan bir mezara sahip olma haklarının açıkça ihlal edildiği bir süreç yaşanmaktadır.
Karşı karşıya olduğumuz bu tablo, toplumun çoğunluğunun hassasiyetini gerektiren bir tablodur. Bu hassasiyet gösterilmezse toplumsal uzlaşmadan, kardeşlikten, beraber yaşamaktan söz etmek mümkün olmayacaktır. Meclis bu konudaki sorumluluğunu yerine getirmeli, bu kaygıyı gidermek için gerekli tüm tedbirlerin görüşüldüğü bir araştırma komisyonu aracılığıyla meseleyi acilen ele almalıdır.
29 Aralık 2017