Mahmut Toğrul: AKP'nin amacı cemaatten boşalan kadroları yandaşlarıyla doldurmak

 

Antep Milletvekilimiz Mahmut Toğrul, AKP’nin izlediği personel rejiminin araştırılması amacıyla TBMM’ye verilen araştırma önergesi hakkında Genel Kurul'da yaptığı konuşmada şunları belirtti:

Amaç cemaatten boşalan kadroların yandaşlarla doldurulmasıdır

AKP 15 Temmuz'dan sonra "Cemaatle mücadele ediyoruz, darbeye sebep olanlarla mücadele ediyoruz, onları kamudan tasfiye ediyoruz” dediğinde işin resmi değişiyor. Bu süreçte hiçbir hukuki kritere dayanmadan yüzbinlerce kamu personeli açığa alındı, meslekten ihraç edildi ya da içeri tıkıldı. Bunlarla ilgili tek bir hukuki kriter yok. Bir buçuk ay gibi kısa bir sürede yüz binlerce personeli nasıl, hangi ilkelere göre kamudan ihraç edebildiniz? Öyle örnekler var ki bunların anlaşılması imkân dâhilinde değildir. Mesela "NT'de alışveriş yaptı," "Bank Asya'dan para çekti veya para yatırdı" gibi saiklerle kamu personeli açığa alındı. Daha da ötesi şimdi "Bu darbeyi Fetullah cemaati yaptı" diyorsunuz da barış isteyen akademisyenlerin, "öğrenciler eğitimsiz kalmasın" diyen eğitimcilerin, "çocuklar ölmesin" diyen Ayşe Öğretmenin bu çuvala dâhil edilmesini nasıl açıklayacaksınız? Amaç çok nettir. AKP, cemaatten boşalan kadroları şimdi yeni yeni cemaatlerle, kendi yandaşlarıyla, doldurmaya çalışıyor.

Son dönemde gündemde olan bu sözleşmeli öğretmenlik uygulamasının üzerinde ayrıca durmak istiyorum. Şimdi, biliyorsunuz sözleşmeli öğretmen atamasıyla ilgili şu anda sırada bekleyen bir yasa taslağı var. Meclise gelecek, sıraya konmuş. Peki, bu böyle dururken şimdi sözleşmeli öğretmenliği olağanüstü hâlin verdiği imkânlardan yararlanarak neden bir KHK konusu yapıyorsunuz? Amaç, burada, Meclisin yetkisini yürütmeye devretmek, Meclisi işlevsiz kılmaktır. 

Hükûmet, mülakata dayalı sözleşmeli öğretmenliğe ilişkin hangi tezlerle bu durumu getiriyor? Birincisi "Darbe girişimini gerçekleştiren paralel yapının mülakatlar aracılığıyla devlet kadrolarına tekrardan girmesini engelleyeceğiz." Şimdi, geçmişe dönüp baktığınızda, aslında kamuda çeteleşen, "darbeci" dedikleri Fetullahçı cemaatin nasıl girdiğini biliyor musunuz? KPSS sınavlarıyla falan girmediler değerli arkadaşlar, tam tersi, mülakat yaptığınız için, mülakatı yapanların o cemaatten olduğu ve kendi yandaşlarını seçtikleri için. KPSS'de sorun yoktu. KPSS'de sorun şuydu: Siz KPSS sorularını çalarak o cemaate önceden sızdırdınız, problem olan bu.

Barış ortamı olmadan öğretmenleri bölgede zorla tutamazsınız

İkinci bir tezleri daha var sözleşmeli öğretmenlikle ilgili, diyorlar ki: "Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde öğretmen ihtiyacını karşılayamıyoruz, bunu karşılayacağız ve öğretmen kalıcı olacak orada." Bu da tamamen yanlış. Tabii, burada, "Doğu ve Güneydoğu" derken -aslında orada da bir yanılsama var- açıkça söylemek istedikleri, "Kürt illerinde" demek istiyorlar da ama bunu "Doğu ve Güneydoğu" olarak kamufle ediyorlar.

Bölgede öğretmeni, siz, silah zoruyla tutamazsınız, çünkü zorla güzellik olmaz değerli arkadaşlar. İhtiyaç olan, bölgede iç barışımızı sağlamak ve öğretmenlere orada kendilerinin güvende olduğunu hissettirmektir. Öğretmenlik mesleği toplumla iç içe olan bir meslektir. Dolayısıyla, bölgedeki öğretmenlerin sürekli tayin istemelerinin nedeni, sağlanamamış bir barış ortamıdır. Eğer siz barış ortamını sağlayamazsınız, vallahi, öğretmenleri orada zorla da tutamazsınız.

Bugün bölgede yaptığınızı biliyorsunuz, sadece ve sadece EĞİTİM-SEN üyesi oldukları için, 11.301 öğretmeni sendikal hakkını kullandığı için ve "Öğrenciler öğretmensiz kalmasın." dediği için siz bir kalemde dışarı attınız.

Dolayısıyla bu, bir kalemde dışarı attığınız öğretmenlere siz nasıl olur da bu ortamda "Kendini güvende hissedin." diyebilirsiniz? Şu anda Türkiye'de hiç kimse kendisini güvende hissetmiyor, herkes birbirinden kuşkulanıyor çünkü öyle saiklerle insanlar alınıyor ki, herkes, asker, polis, öğretmen, tüm kamu personeli "bugün yarın ben de alınabilir miyim?" kaygısı taşıyor.

Üçüncü bir tezleri daha var: O da -diyorlar ki- sözleşmeli öğretmenliğin sorunsuz olarak kadroya geçmek için daha etkili bir çalışma yürüteceği savıdır. Bu da yanlıştır. Bakın, öğretmenler arasında ikilik yarattınız. Sözleşmeli öğretmenler kamuoyunda "yarım öğretmen" olarak biliniyor. Aralarında çatışma yarattınız ve onların kendi sosyal, hukuksal eğitim taleplerini savunamaz hâle getirdiniz.

Şimdi, dolayısıyla bunların hepsini düşündüğümüzde sizin getirdiğiniz bu kamu personeli yasası acilen objektif kriterlere ulaşmak zorundadır.