Yargıda kadrolaşmaya ilişkin araştırma önergemiz

Yargıda kadrolaşma ve AKP hükümetinin yargıyı tahakküm altına aldığı iddialarının araştırılması amacıyla, Grup Başkanvekillerimiz Ahmet Yıldırım ve Filiz Kerestecioğlu imzasıyla sunulan araştırma önergemiz:

GEREKÇE

Anayasa’nın 2. maddesinde Türkiye Devleti Cumhuriyeti’nin bir hukuk devleti olduğu ilkesi yer almaktadır.  Hukuk Devletinde hukuk, iktidar partisi de dâhil olmak üzere tüm erklerden bağımsız ve tarafsız kurumdur. Bireyin suç işlemesi kadar devletlerin ve hükümetlerin de suç işlemesinin mümkün olmasından kaynaklı demokratik yönetimlerde devleti ve hükümeti denetleyecek mekanizmalardan birini hukuk oluşturur.

Ancak Türkiye’de yıllardır süregelen siyasi ve toplumsal olaylar karşısında, devlet bürokrasisinin hukuku kullanarak mevzilendiği konum, hukuk devletinin çok uzağında olduğumuzu göstermekte olup içinden geçtiğimiz bu süreçte,  hukukun siyasi iktidar tarafından araçsallaştırılıp dönüştürüldüğü bir ortamdır.

Devlet kurumlarındaki işe alma, atama, görevde yükselme ve terfilerde Anayasa'daki eşitlik ilkesi doğrultusunda ve tali yasal mevzuatlar dâhilinde liyakat ve ehliyet sistemi esas alınması gerekirken bugün torpil, iltimas, adam kayırma ve kadrolaşma kural tanımaksızın tüm hızıyla devam etmektedir.

HSYK’nın yapısına dair ilk düzenlemeler 2010 Anayasa değişiklikleri sürecinde ifade edilmiş ve siyasi iktidar yargı bağımsızlığının tam olarak sağlanacağı iddiası ve vaadi ile referandumda evet oyu talep etmiştir. Ancak 17 Aralık 2013 tarihinde kamuoyuna yansıyan ses kayıtları ile yargının aslında bağımsız olmadığı, tam tersine siyasi iktidar ve ortakları arasında pazarlık konusu yapıldığı ortaya çıkmıştır. Bu süreçte Gülen Cemaati üyesi olduğu gerekçesi ile 166 hâkim- savcının görev yeri değiştirilmiş, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından toplam 4 bin 176 hâkim ve savcı hakkında işlem yapılmış; 3 bin 886 hâkim-savcı ihraç edilmiştir.

Adalet Bakanı Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un komisyon görüşmelerinde açıktan yargı içerisinde kadrolaşan Gülen Cemaati üyelerinin tasfiyesini amaçladıklarını dillendirerek tarafsız ve bağımsız yargı kadroları oluşturduklarını beyan etmişse de gelinen aşamada yargı kurumlarındaki kadroların AKPüye ve yandaşlarına tahsis edildiği iddia edilmektedir.

Kamu görevlerinde bilgi, uzmanlık ve liyakat ilkelerinin geçerli olması gerekirken Ocak ayında yayınlanan 680 sayılı KHK'nin 6. Maddesi ile 24.2.1983 Tarihli ve 2802 Sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanununun 9/a maddesinin beşinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “en az yetmiş puan almak kaydıyla” ibaresi ile “aynı fıkranın ikinci cümlesi yürürlükten kaldırılmıştır." denilmek suretiyle sınav barajı ortadan kaldırılarak AKP’li avukatlardan oluşan bir kesimin darbe girişimi gerekçe gösterilerek yaratılan OHAL koşullarında yargı kadrolarına alındığı iddia edilmektedir. Yapılan sınavda mülakat aşamasını geçerek hâkimliğe kabul edilen 900 kişiden 800’ünün AKP’li olduğuna dair ciddi emareler söz konusudur. Yazılı sınavda oldukça yüksek puan alan kişiler mülakatta elenirken sınav barajının kaldırılmasıyla mülakat hakkı kazanan 55-60 puan alan kişilerin mesleğe kabul edilmeleri bu şüpheleri artırmaktadır.

Siyasi iktidarın yargı üyeleri üzerindeki tahakkümü, mesleğe alımlardaki müdahalelerle sınırlı olmayıp görevden alma, tenzili rütbe, görev yeri değişikliği vb işlemler görevdeki hakim ve savcıları da etkilemektedir. Müzisyen Atilla Taş ve gazeteciler hakkında tahliye kararı veren mahkeme başkanı Hakim İbrahim Lorasdağı açığa alınmıştır. Yine Grup başkanvekilimiz Sayın İdris Baluken’in serbest bırakılmasına ilişkin kararı veren ve genel olarak Anayasal suçlar ve terör dosyalarını inceleyen Diyarbakır 8’inci Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Cem Boztaş duruşmanın ardından Ankara’ya düz hâkim olarak atanmıştır.

Siyasi iktidar yargıda konumlandırdığı kadroları eli ile muhalefeti sindirmeyi amaçlamakta ve bunun için yargıyı da araçsallaştırmaktadır.

Hukuk Devleti’nin asgari gerekleri tesis edilmedikçe, yargı üzerinde kurulan siyasi iktidar tahakkümü sonlandırılmadıkça, toplumsal barış ve huzuru inşa etmek de mümkün olmayacaktır.  Bu bahisle yargıda kadrolaşma iddiaları oldukça ciddi ve toplumda adalete olan güveni sarsıcı mahiyette olduğundan söz konusu iddiaların tüm boyutları ile araştırılması amacıyla Anayasanın 98’inci TBMM İçtüzüğünün 104’üncü ve 105’inci maddeleri gereğince meclis araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.

4 Mayıs 2017